T.C. Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Esas: 2017/1536
Karar: 2017/475
Karar Tarihi: 24.01.2017
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait taşınmazın 01/03/2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile … yıllığına davalıya kiraya verildiğini, 01/03/2014 tarihinden itibaren kira sözleşmesinin yenilenmeyeceği hususunda kiracı ile anlaşılarak takibe konu …/…/2013 düzenleme tarihli tahliye taahhütnamesi alındığını, tahliye için belirlenen sürede taşınmaz tahliye edilmediğinden davalıya tahliye emri tebliğ edildiğini, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; taşınmazda 2004 yılından itibaren kiracı olduğunu, tahliye taahhütnamesinin 2004 yılında ilk kira sözleşmesi imzalanırken verildiğini, taahhütnamede, o tarihte evli olduğu eski eşinin imzasının bulunması, evlilik soyadının yazılması ve eski damga pulu yapıştırılmasının bu hususu ispatladığını, eski eşinin 2013 tarihli tahliye taahhütüne tanık olarak imza atmasının olağan dışı olduğunu, tahliye taahhüdünün ilk kira sözleşmesi yapılırken iş yeri ihtiyacı içerisinde imzalandığını, tarih kısmındaki boşlukların sonradan doldurulduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “tahliye taahhüdünün geçerli olabilmesi için kiralananın tesliminden sonra verilmiş olması gerektiği, her ne davacı tarafından sunulan taahhütnamenin düzenleme tarihi ……..2013 ise de taahhütnamede damga pulunun bulunduğu ve 5281 sayılı yasa ile yapılan düzenlemeye göre 01.01.2005 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere damga vergisi ve harçlarda pul yapıştırmak suretiyle ödeme usulünün kaldırıldığı, 2013 yılnda damga vergisinin pul yapıştırmak suretiyle ödenemeyeceği, ayrıca düzenleme tarihi itibariyle taahhütnamede imzası bulunan şahit … … ile davalı arasında mal rejimine ilişkin dava bulunduğu, böyle bir dava mevcut iken taahhütnameye Hasan Akan’ın şahit sıfatıyla imza atmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu sebeple taahhütnamenin ……..2013 tarihinde düzenlenmiş olamayacağı, taahhütnamenin ……..2013 tarihinde (kiralananın tesliminden sonra) imzalandığının davacı tarafından ispat edilemediği” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında, 01/03/2004 başlangıç tarihli, … yıl süreli ve 01/03/2009 başlangıç tarihli, … yıl süreli kira sözleşmeleri konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı vekili, …/…/2013 düzeleme tarihli, …/09/2014 tahliye tarihli, tahliye taahhütnamesine dayanarak …/09/2014 tarihinde başlattığı takipte kiralananın tahliyesini istemiştir. Kural olarak kira ilişkisi kurulduktan sonra alınan taahhütnamenin kiracının serbest iradesi ürünü olduğu kabul edilmelidir. Somut olayda tahliye taahhütnamesi …/…/2013 tarihinde düzenlenmiş olup düzenleme tarihi itibariyle kiracılık ilişkisi mevcuttur. Davalı, düzenleme ve tahliye tarihinin belgeye sonradan yazıldığını ve gerçeği yansıtmadığını ileri sürmüş ise de bu iddiasını aynı ispat gücüne haiz başka bir belge ile kanıtlamak durumunda olup bu yönde yazılı bir delil bir delil sunmamıştır. Davalı, tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesi düzenlenirken boş olarak verildiğini yazılı bir delil ile kanıtlayamamış ise de yemin deliline dayanmıştır. Bu durumda Mahkemece, davalı tarafa, davacıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ispat külfeti ters çevrilerek, davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/… maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.