T.C. Bölge Adliye Mahkemesi
İstanbul 36. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/303
Karar No: 2017/395
Karar Tarihi: 20.03.2017
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 01/02/2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesine istinaden kiracı olarak bulunduğunu, davalıya Bakırköy 40. Noterliğinin 29/01/2015 tarihli ihtarnamesinin tebliğ edilerek kiranın arttırılması talep edilmesine rağmen davalının kirayı arttırmadığını belirterek, dava konusu mecurun aylık kirasının 01/12/2015 tarihinden geçerli olmak üzere 4.000,00 TL olarak tespitine karar verilmesini, 18/02/2016 tarihli celsede ise kira artışının 01/02/2015 tarihinden itibaren hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın süresinde açılmadığını, istenen miktarın fahiş olduğunu, bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, raporda tespit edilen miktarın yanlış rakamlar üzerinden tespit edildiğini, açılan davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile 01/02/2015 tarihinden itibaren kira bedelinin 3.200,00 TL olarak tespitine karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; kira tespiti davalarının yeni kira döneminin başlangıcından en geç 30 gün önceki bir tarihte açılması ya da kiraya veren tarafından bu süre içerisinde kiracıya kira bedelinin arttırılacağına ilişkin yazılı bildirimde bulunulmuş olmasının koşul olduğunu, yeni kira döneminin 01/02/2015 tarihinde başladığını, davanın 06/07/2015 tarihinde açıldığını, bu durumda kira tespitinin 01/02/2016 tarihinden itibaren yapılması gerektiğini, mahkemece bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, davacı tarafın ihtarnamede 2.600,00TL talep etmesine rağmen davada 4.000,00 TL talep ettiğini ve mahkemece bilirkişiden itirazları konusunda ek rapor alınmadan, 4000,00 TL üzerinden yapılan hesaplamaya göre karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, konut kira sözleşmesinden kaynaklı kira bedelinin tespiti talebine ilişkindir.
T.B.K’nun 345. maddesinde “Kira bedelinin belirlenmesine ilişkin dava her zaman açılabilir. Ancak, bu dava, yeni dönemin başlangıcından en geç otuz gün önceki bir tarihte açıldığı ya da kiraya veren tarafından bu süre içinde kira bedelinin artırılacağına ilişkin olarak kiracıya yazılı bildirimde bulunulmuş olması koşuluyla, izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar açıldığı takdirde, mahkemece belirlenecek kira bedeli, bu yeni kira döneminin başlangıcından itibaren kiracıyı bağlar.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 09/09/2016 tarihli, 2015/10145 E. 2016/5259 K. Sayılı kararında; “Somut olayda; Taraflar arasında akdedilen sözlü kira sözleşmesinin bir Ocak başlangıç tarihli olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı tarafından kira artışına ilişkin olarak gönderilen, 10/12/2014 keşide tarihli ihtarname, davalı kiracıya 17/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiş davacı vekili 18/02/2015 tarihinde açtığı dava ile 01/01/2015 tarihinden itibaren kira bedelinin tespitini talep etmiştir. Bu durumda süresinde açılmış dava bulunmadığına göre 01/01/2015 tarihinde başlayan dönem için kira parasının tespitine karar verilemez. Mahkemece 01/01/2016 tarihinden itibaren başlayan dönem yönünden kira bedelinin tespitini isteyip istemediği hususu davacıdan sorularak, tespit istemesi halinde davanın esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi, aksi takdirde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 01/01/2015 tarihinden itibaren kira bedelinin tespitine karar verilmesi doğru değildir.” denilmiştir.
İncelenen dosyada taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesi 01/02/2008 başlangıç tarihlidir. Davacı tarafından davalı kiracıya gönderilen kira arttırım ihtarnamesi 29/01/2015 keşide tarihlidir. Dava ise 06/07/2015 tarihinde açılmıştır. Bu durumda süresinde açılmış dava bulunmadığına göre 01/02/2015 tarihinde başlayan dönem için kira parasının tespitine karar verilemez. Mahkemece davacıdan 01/02/2016 tarihinden itibaren başlayan dönem için kira bedelinin tespitini isteyip istemediği hususu sorularak, tespit istemesi halinde davanın esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi, aksi takdirde davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf talebi haklı bulunmuştur.
Ayrıca, kira bedelinin tesbiti davaları kamu düzenine ilişkin davalardan olup, mahkemece kira sözleşmesinin süresine göre, kira bedelinin ÜFE oranına göre mi yoksa hak ve nesafete göre mi artırılacağı re’sen değerlendirilip bir kira bedeli belirlenmesi zorunludur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 344. maddesinde; “Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir….” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
İncelenen dosyada taraflar arasındaki kira sözleşmesi 01/02/2008 tarihli ve 1 yıl sürelidir. Davacı tarafça 01/02/2015 tarihinden itibaren kira bedelinin tespiti istenmiş olup, kira sözleşmesinin kurulmasından itibaren 3 yıl geçmiş olduğundan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.11.1996 gün ve 686/832 sayılı içtihadında açıklandığı üzere; yeni dönem kira parasının 18.11.1964 gün ve 2/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına göre hak ve nesafet kurallarına göre takdir edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 6. H. D. 2014/7941 E. 2014/9714 K. Sayılı kararında; “014/7941 18.11.1964 gün ve 2/4 sayılı Y.İ.B.K. ve yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre “hak ve nesafet” ilkesi uyarınca hakim bu sınırlamayı yaparken, öncelikle tarafların tüm delilleri varsa emsal kira sözleşmesi asılları veya onaylı örnekleri dosyaya alınmalı, kiralananın niteliklerine göre üç kişilik (inşaat-mimar, mülk bilirkişileri) bilirkişiler kurulu oluşturularak bilirkişi marifetiyle kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek görülüp incelenmeli, res’en de emsal araştırılmalı, bilirkişilerce gerekli ölçüm ve inceleme yapılıp böylece elde edilen veriler somutlaştırılarak, dava konusu yer ile ayrı ayrı (konumu, çevresi, niteliği, kullanım şekli, kira başlangıç tarihi, kira süreleri vb.) kira parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin uygun emsal olup olmadığı somut gerekçelerle açıklanmalı, dava konusu taşınmazın yeniden kiraya verilmesi (boş olarak) halinde getirebileceği kira parası belirlenmeli, Mahkemece bu kira parası dikkate alınmak suretiyle hak ve nesafete; özellikle tarafların kira sözleşmesinden bekledikleri amaçlarına uygun makul bir kira parasına hükmedilmelidir.
Bilirkişilerce bu belirleme yapılırken benzer yerlerin kira sözleşmeleri incelenmeli (re’sen emsal araştırması yapmak ya da taraflardan emsal göstermeleri istenmek suretiyle) dava konusu yerle ayrı ayrı karşılaştırılarak kira parasına etki eden hususlar üzerinde durulmalıdır.” denilmiştir.
İncelenen dosyaya ibraz edilmiş olan 06/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda heyetin, res’en emsal araştırması yaptığı, emsal olarak incelediği taşınmazların henüz kiraya verilmemiş, emlak sitelerinde ilan olarak yer alan taşınmazlar olduğu görülmektedir. Bu ilanların henüz birer icaba davet olduğu açıktır. (İcaba davette, bir kimsenin, başkalarının kendisine teklifte bulunmasını sağlayıcı ve sözleşme için görüşmelerin başlamasını amaçlayan beyanda bulunması sözkonusudur. Bunun için, ya icapta bulunması gereken hususlardan bazıları eksik bırakılır ya da teklifle kesin olarak bağlı kalmama niyeti vurgulanır. ) Geçerli bir kira sözleşmesinin konusu olmayan taşınmazın kira bedelinden de söz edilemeyeceği dikkate alınarak, bilirkişilerin res’en emsal olarak kabul ettiği ilândaki taşınmazların bedellerinin, dava konusu taşınmazın bedelinin belirlenmesinde kriter olmaması gerekir. Davalı vekilinin tespit edilen kira bedelinin miktarına ilişkin istinaf sebebi de bu sebeple yerinde bulunmuştur.
Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar ışığında öncelikle davacıdan 01/02/2016 tarihinden itibaren başlayan dönem için kira bedelinin tespitini isteyip istemediğinin sorulması, tespit istemesi halinde tarafların varsa emsal kira sözleşmesi asılları veya onaylı örneklerini dosyaya sunmalarının sağlanması, inşaat müh., mimar ve gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle, kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek görülüp incelenmesi, gerekirse bilirkişilerce re’sen emsal araştırması yapılmasının sağlanması, bilirkişilerce gerekli ölçüm ve inceleme yapılıp, elde edilen veriler somutlaştırılarak, kira parasına etki eden tüm nitelikleri yönünden dava konusu yer ile ayrı ayrı karşılaştırılmak, emsal kira bedellerinin niçin uygun emsal olup olmadığı somut gerekçelerle açıklanmak suretiyle, dava konusu taşınmazın boş olarak yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira parasının belirlenmesi, Mahkemece bu kira parası dikkate alınmak suretiyle hak ve nesafete; özellikle tarafların kira sözleşmesinden bekledikleri amaçlarına uygun makul bir kira parasına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece bunların yapılmamış olması dairemizce H.M.K’nun 353/1-a-6 maddesinde belirtilen “tarafların davanın esasıyla ilgili gösterdikleri deliller toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” olarak değerlendirildiğinden davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 27/09/2016 tarihli, 2015/814 Esas, 2016/841 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Peşin olarak alınmış olan istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
5-Davalının istinaf başvurusu için yaptığı yargılama giderlerinin esas hakkında verilecek kararda değerlendirilmesine, harcanmayan istinaf gider avansının davalıya iadesine,
6-Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
T.C. Bölge Adliye Mahkemesi
İzmir 6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3393
Karar No: 2020/825
Karar Tarihi: 23.06.2020
Davacı, … adresindeki taşınmazda kiracı olarak oturduğunu, 28.11.2018 tarihinde evi kendi ve ailesinin ikameti için konut ihtiyacından dolayı satın aldığını, ilgili evin henüz tahliye edilmemiş olmasından dolayı halihazırda hem kira hem de kredi ödemesi yapmakta olduğunu, davalıya süresi dolduğunda yeniden iktisap ve tahliye davası açacağından kiracının bu süreç boyunca düşük kira bedelini ödemeye devam etmesi halinde telafisi imkansız zararların doğacağını, davalının ödediği kira tutarının emsallerine göre çok düşük olduğunu, taşınmazın 189 m2 arsa alanı üzerinde tripleks tam müstakil olup toplam 190 m2 4+1 kullanım düzeninde olduğunu, davalıya 950 TL olan kira tutarını, yeni kira dönemi olan 20.3.2019 tarihinden itibaren 3000 TL’ye çıkarması, çıkarmadığı takdirde aleyhinde kira bedelinin tespiti davası açacağını bildiren ihtarnamenin davalıya 17.1.2019 tarihinde tebliğ edilmesi sonrasında, kira artışı konusunda yazılı ya da sözlü hiçbir geri dönüş alınamadığını, tüm bu nedenlerle 950 TL olan kira bedelinin yeni kira döneminin başlangıcı tarihi olan 20.3.2019 tarihinden itibaren aylık 3000 TL olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, 16 yıldır aynı adreste ikamet ettiğini davacının ev sahibi olduğunu fakat eski ev sahibinin evi satma kararı aldığından yeni davacının önce bana kira konusunda teklifte bulunacağını eve masraflar yaptığını ve daha sonrasında evi satmak amacıyla aradığını, sonrada evin 540.000 TL’ye davacıya satıldığını öğrendiğini, dava konusu evde uzun süre oturduğunu, evinde iki adet kedisi ile bir köpeğin olduğunu, bu köpeklere bakabilmek maksadı ile aynı şartlarda bir ev tutması gerektiğini dava konusu taşınmazın kira sözleşmesinin 20.3.2019 tarihinde sona erdiğini bu sebeple TÜİK’in açıkladığı kira artış bedeli üzerinden kira bedelinde bir artış olması gerektiğini, bu sebeple dava açıldığını, mahkeme kararı doğrultusunda evde kalmak istediğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, dava konusu taşınmazın kira bedelinin 20.3.2019 tarihinden itibaren aylık 2.500 TL olarak tespitine karar verilmiştir.
Davalı istinaf dilekçesinde; 2002 yılından itibaren aynı evde oturduğunu, eski malik ile yapılan kira sözleşmesinin bitiş tarihinin 20.3.2019 olduğunu, TÜİK kira artış bedellerine göre her yıl artış yapıldığını, evin 28.11.2018 tarihinde davacıya satıldığını, mahkeme kararına göre yeni kira bedelinin 2.500 TL’ye çıkarıldığını, ancak oturdukları evin güvenlikli ve yüzme havuzlu olmadığını, neredeyse 30 yıllık bir kooperatif evi olduğunu, sitede diğer oturanların kirasının da 1.000 TL ile 2.000 TL arasında olduğunu, kira bedelinin daha makul bir bedel olması gerektiğini belirtmiştir.
Konut ve çatılı işyerlerine ilişkin olarak, TBK’nun 344.maddesinde ”Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamış ise kira bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hakim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir. Taraflarca bu konuda anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hakim tarafından üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durum ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir.” hükmünü içermektedir. Yine, dava açma süresi ve karara etkisi başlıklı TBK’nun 345. maddesinde ise “Kira bedelinin belirlenmesine ilişkin dava her zaman açılabilir. Ancak, bu dava yeni dönemin başlangıcından en geç otuz gün önceki bir tarihte açıldığı ya da kiraya veren tarafından bu süre içinde kira bedelinin arttırılacağına ilişkin olarak yazılı bildirimde bulunulmuş olması koşuluyla izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar açıldığı takdirde, mahkemece belirlenecek kira bedeli, bu yeni kira dönemin başlangıcından itibaren kiracıyı bağlar. Sözleşmede, yeni kira döneminde kira bedelinin artırılacağına ilişkin bir hüküm varsa, yeni kira döneminin sonuna kadar açılacak davada mahkemece kira bedeli de , yeni dönemin başlangıcından itibaren geçerli olur.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 4.7.2012 tarihinde kabul edilen 6353 sayılı Kanun’un 53.maddesi uyarınca “Geçici Madde 2” değiştirilerek “Kiracının Türk Ticaret Kanunu’nda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuk tüzel kişileri olduğu iş yeri kiralarında,10.1.2011 tarihli 6098 sayılı TBK’nun 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344, 346 ve 354.maddeleri 1.7.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu halde, kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri tatbik olunur. Kira sözleşmelerinde bu maddelerinde hüküm olmayan hallerde mülga Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.” hükümleri getirilmiştir.
Tarafların yenilenen sözleşme ile belirledikleri kira bedelinin emsal ve rayice uygun olup olmadığı belirlenerek, emsal ve rayice uygun ise, izleyen dönemler kira bedelinin Üretici Fiyat Endeksi uygulanarak tespit edilmesi, uygun değil ise hak ve nesafet dönemi olduğu kabul edilerek, buna göre kira tespiti yapılması gerekir.
18.11.1964 tarihli ve 2/4 sayılı İBK kararında belirtildiği gibi; Hak ve nesafete göre kira bedeli tespit edilirken, öncelikle tarafların tüm delilleri varsa emsal kira sözleşmeleri aslı veya onaylı örneği dosyaya alınmalı, bilirkişi marifetiyle kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek görülüp incelenmeli, böylece elde edilen veriler somutlaştırılarak dava konusu yer ile ayrı ayrı (konumu, çevresi, niteliği, kullanım şekli, kira başlangıç tarihi, kira süreleri vb) kira parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin uygun emsal olup olmadığı somut gerekçelerle açıklanmalı, dava konusu taşınmazın yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira parası belirlenerek hak ve nesafete uygun kira parası tespit edilmelidir. Yine, kira parası tespit edilirken, en son ödenen aylık kira bedeline ÜFE endeksi uygulanarak belirlenen kiradan daha düşük olmayacak şekilde taşınmazın boş olarak kiraya verilmesi halinde getirebileceği brüt kira bedelinden, kiracının eski kiracı olduğu da gözetilerek hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılmalıdır.
Somut olayda; Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Dava dışı … ile davalı kiracı arasında 20.3.2013 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesi mevcuttur. Kira müddeti boş bırakılmıştır. Ancak kira başlangıcından itibaren 5 yıl geçerek hak ve nesafet dönemi başlamıştır. Dava, 7.2.2019 tarihinde süresinde açılmıştır. 18.11.1964 gün ve 2/4 sayılı Y.İ.B.K. ve yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre “hak ve nesafet” ilkesi uyarınca hakim bu sınırlamayı yaparken, öncelikle tarafların tüm delilleri varsa emsal kira sözleşmeleri aslı veya onaylı örnekleri dosyaya alınmalı, kiralananın niteliklerine göre üç kişilik (inşaat-mimar, mülk bilirkişileri) bilirkişiler kurulu oluşturularak bilirkişi marifetiyle kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek görülüp incelenmeli, res’en de emsal araştırılmalı, bilirkişilerce gerekli ölçüm ve inceleme yapılıp böylece elde edilen veriler somutlaştırılarak, dava konusu yer ile ayrı ayrı (konumu, çevresi, niteliği, kullanım şekli, kira başlangıç tarihi, kira süreleri vb.) kira parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin uygun emsal olup olmadığı somut gerekçelerle açıklanmalı, dava konusu taşınmazın yeniden kiraya verilmesi (boş olarak) halinde getirebileceği kira parası belirlenmeli, Mahkemece bu kira parası dikkate alınmak suretiyle hak ve nesafete; özellikle tarafların kira sözleşmesinden bekledikleri amaçlarına uygun makul bir kira parasına hükmedilmelidir. Mahkemece, hükme esas alınan iki kişilik bilirkişi raporunda emsal taşınmazlara ilişkin değerlendirme internet ortamında kira ilanları dikkate alınarak yapılmıştır. Emsal sözleşmeler temin edilip, mahkemece yeni bilirkişi heyetinden rapor alınarak yukarıda açıklanan ilkeler ışığında hak ve nesafete uygun kira belirlenirken taşınmazın boş olarak kiraya verilmesi halinde getireceği kira bedelinden, davalının eski kiracı olduğu gözetilerek hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılarak kira bedelinin belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde eksik bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
Davalının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile,
Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesi 10.10.2019 Tarih 2019/88 Esas 2019/637 Karar sayılı mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Dosyanın yeniden görülmek üzere mahkemesine gönderilmesine,
Kararın taraflara tebliğine,
İstinaf karar harcının isteği halinde yatırana iadesine,
İstinaf gider fazlalığı bulunması halinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 23.6.2020 günü oybirliği ile karar verildi.