T.C. YARGITAY
12. Ceza Dairesi
Esas: 2018/3638
Karar: 2018/7736
Karar Tarihi: 05.09.2018
…’in ölüm olayı sebebiyle yapılan soruşturma evresi sonunda ölümün kişinin kronik hastalıkları sebebiyle olduğundan bahisle Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 15/03/2017 tarihli ve 2016/6065 soruşturma, 2017/1760 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Adıyaman Sulh Ceza Hakimliğinin 20/08/2017 tarihli ve 2017/3323 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği yönündeki açıklamalar ışığında, somut olayda müşteki …’nın kardeşi …’in Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde mide küçültme ameliyatı olduğu, yaklaşık bir hafta sonrası taburcu edilmesinden bir gün sonra vefat etmesi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında alınan, ölümle ameliyat arasında illiyet bağının tespit edilemediği dair Adli Tıp Kurumu’nun 25/01/2017 tarihli 2017/31 sayılı raporuna istinaden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, müşteki tarafından yapılan itirazda, ameliyatı gerçekleştiren Dr. …’ın ölen …’in tüm mide ameliyatı sürecinde yapılması gereken bazı testler ile post op dönemde kardiyoloji ve endokrinoloji konsültasyonları ve ölende post op ortaya çıkan hipoksi ve rölatifbradikardisinin nedenine yönelik tetkik ve konsültasyonları yapmadığından kusurlu bulunduğuna ilişkin Sağlık Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanlığı tarafından düzenlenen 07/03/2017 tarihli ve Mk-1, MU-1 sayılı disiplin soruşturma raporunun sunulduğu, her iki rapor arasında meydana gelen çelişkinin Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 15/10/2014 tarihli ve 2014/6042 esas, 2014/19897 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan bir kez daha rapor alınarak sonucuna göre değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeden, ayrıca ameliyatı gerçekleştiren şüphelilerin ölenin öyküsünü de nazara alarak meydana gelen neticeyi öngörüp öngöremeyecekleri tartışılmadan, itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporu gerekçe gösterilerek itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı’nın 18/04/2018 gün ve 94660652-105-02-1945-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27/04/2018 gün ve 2018/3638 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Adıyaman Sulh Ceza Hakimliğinin 20/08/2017 tarihli ve 2017/3323 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 05/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.