T.C. Yargıtay
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/6245
Karar No: 2015/9532
Karar Tarihi: 05.11.2015
Dava, konut ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 01.03.2011 başlangıç tarihli sözleşme uyarınca kiracı olduğunu, kira sözleşmesinin bir yıl süreli olduğunu, şu anda annesine ait dairede eşi ve iki çocuğu ile birlikte oturmakta olan müvekkilinin yetişkin bir kişi olup annesinden ayrı ve bağımsız bir yaşam tercih ettiğini, bu nedenle dava konusu bağımsız bölüme ihtiyacı olduğunu, kullanabileceği başka boş dairesi bulunmadığını, keşide edilen ihtara rağmen davalının kiralananı tahliye etmediğini belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını, tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın samimi, gerçek ve zorunlu olması gerektiğini, davacının ise kötüniyetli olduğunu savunmuştur. Mahkemece davanın üç aylık fesih bildirim sürelerine uyulmadan açıldığını ayrıca davacının ve davacının anne-babasının aynı ilçe de dahil olmak üzere değişik niteliklerde birden çok taşınmazlarının bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
Davaya dayanak yapılan 01.03.2011 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 01.03.2012 tarihinden itibaren TBK 347.maddesi uyarınca yıldan yıla yenilendiği, yenilenen son dönemin sonu olan 01.03.2014 tarihinden itibaren davanın 10.03.2014 tarihinde süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı 08.07.1976 doğumlu olup dava tarihi itibariyle 38 yaşındadır.Evli ve iki çocuk sahibi olan davacının annesiyle birlikte oturduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2015 tarihli 2014/6-224 Esas 2015/2354 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, reşit olan davacının ayrı meskende oturması yasal hakkı olup Anne veya babası ile birlikte oturmaya zorlanamaz. Davacının annesiyle birlikte oturuyor olması başlı başına ihtiyacın varlığı için yeterlidir. Davalı, davacıya ait başka taşınmazların olduğunu beyan etmekte ise de bu taşınmazların boş olduğunu iddia ve ispat edememiştir. Bu bakımdan mahkemece kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C. Yargıtay
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/13898
Karar No: 2015/379
Karar Tarihi: 19.01.2015
Dava, konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin malik ve kiralayanı bulunduğu taşınmazın 22/09/2012 tarihli ve bir yıllık kira sözleşmesi ile davalıya kiralandığını, davalının kiracı olduğu taşınmaza halen kirada oturan müvekkilinin oğlu Y.. Ö..’ın ihtiyacı olduğunu belirterek konut ihtiyacı nedeniyle davalının kira sözleşmesinin feshine, kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ihtiyaç iddiasının gerçek ve samimi olmadığını, dava konusu taşınmaz dışında bir çok taşınmazı bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının oğlu Y.. Ö..’ın eşine ait dava konusu taşınmazın bulunduğu sitede içinde kiracısı bulunan bir adet konut niteliğinde taşınmazı olduğu, davacının oğlu Y.. Ö..’ın eşi ile birlikte oturmak için ihtiyaç duyduğu evin öncelikle eşinin maliki olduğu konut olması gerektiğini, ihtiyaç sahibinin eşinin, maliki olduğu taşınmazın tahliyesini talep edebilecek durumdayken davacının, oğlunun ihtiyacı için tahliye talep etmesinin gerçek ve samimi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Taraflar arasında 22/09/2012 başlangıç tarihli, bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. TBK, kiraya verene kiralananı kendisi, eşi, alt soyu, üst soyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut ihtiyacı için tahliye isteme hakkı tanımış olup davacı, oğlu Y.. Ö..’ın konut ihtiyacı nedeniyle dava açmıştır. Davacının ve ihtiyaçlının eşinin, kirada bulunan, konut niteliğinde taşınmazları bulunması dava konusu taşınmazın tahliyesinin istenilmesine engel değildir. Davacı tanıkları da davacının oğlunun kirada oturduğunu, davacının diğer taşınmazlarında da kiracıların bulunduğu beyan etmişlerdir. Bu durumda davacının oğlu Y.. Ö..’ın konut ihtiyacının gerçek, zorunlu ve samimi olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece tahliye isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.