T.C. YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
Esas: 2014/16962
Karar: 2016/5448
Karar Tarihi: 03.05.2016
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, ortak mirasbırakan ……….’in ölümünden sonra davalının mirasbırakandan kalan tüm malvarlığına el koyduğunu, 1159 ada 22 parsel sayılı taşınmazı gerek konut gerek ticarethane olarak kullanıp kiraya vererek, payına isabet eden bedeli vermediğini, gönderdiği ihtarlardan da sonuç alamadığını, ihtara konu alacağının tahsili amacı ile ……….İcra Müdürlüğü’nün 2010/5919 sayılı dosyası ile başlattığı icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra takibinin devamına, %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu yerin iki dükkan ve 4 meskenden oluştuğunu, bir dükkan ve 2 meskenin mirasbırakan tarafından sağlığında yükleniciye inşaat karşılığı verildiğini, miras payı olarak kalan bir dairede kendisinin oturduğunu, diğer dairenin hiç kimse tarafından kullanılmadığını, dükkanın ise kullanılması yada kiraya verilmesinin sözkonusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazda davacının payına karşılık çekişmesiz olarak kullanabileceği yer bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Çekişme konusu 22 parsel sayılı taşınmazda bulunan iki mesken ve bir dükkan niteliğindeki 1,5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin mirasbırakan adına kayıtlı olduğu kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olayda, her bir bağımsız bölüm mirasbırakan adına kayıtlı olup, her bir taşınmazda tüm mirasçılar elbirliği halinde maliktir. Dolayısıyla, üç ayrı taşınmaz bir bütün olarak kabul edilerek, davacının payına karşılık olarak kullanabileceği yer bulunduğu gerekçesi ile davanın reddi isabetsizdir.
Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler uyarınca her bir bağımsız bölüm yönünden inceleme yapılarak, işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Sonuç: Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.05.2016 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.