T.C. Bölge Adliye Mahkemesi
Ankara 15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/2371
Karar No: 2023/2190
Karar Tarihi: 18.07.2023
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkiline ait …. …. Mah. Ali …. Sok. …. İş Merk. 23/37-23/38-23/39-23/40-23/41 ve 23/42 numaralı iş yeri niteliğindeki taşınmazlarda davalı sendikanın 15.02.2019 tarihli kira sözleşmesi ile oturduğunu, müvekkili tarafından söz konusu taşınmazların satışına karar verildiğini ve buna yönelik emlakçı Hayrettin Arslan ile anlaşıldığını, davalının hafta içi ve mesai saatleri içinde emlakçı tarafından getirilen müşterilere taşınmazları göstermediğini, gelen müşterileri ve emlakçıyı kovduğunu ve tartışma çıkardığını, Türk Borçlar Kanunu’nun m.319/2-3 ‘e göre kiracının, bakım, satış ya da sonraki kiralama için zorunlu olduğu ölçüde, kiraya verenin ve onun belirlediği üçüncü kişinin kiralananı gezip görmesine izin vermekle yükümlü olduğunu, davalının bu yükümlüğe aykırı davrandığını belirterek iş yeri niteliğindeki kiralananın satılabilmesi için, bulunduğu mevkii, dairenin satılabilme süresine etkili sosyal, ekonomik koşullar, diğer özel ve genel faktörler ile tarafların çıkarları değerlendirilerek hakkaniyete uygun denge kurmak suretiyle satışın yapılabileceği muhtemel, makul ve münasip bir süre ile kiralananın öncelikle tedbiren akabinde hükümle birlikte 11.04.2023 dava tarihinden itibaren 6 ay boyunca, hafta içi saat 13:00 -14:00 saatleri arasında gelen/getirilen müşterilere gösterilmesine kiracı tarafından izin verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verildiğinden cevap verilememiştir.
Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili; mahkemece tedbir kararı verilmediği gibi duruşmanın da 24.01.2024 tarihine bırakıldığını, kararın müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal eder nitelikte olduğunu, dava dilekçesi ekindeki fotoğraflardan anlaşıldığı üzere emlakçı ve müşterilerin davalı tarafça engellendiğini, taşınmazın işyeri olduğu gözetildiğinde özel hayata ilişkin herhangi bir sakıncanın da bulunmadığını, 1-2 yıl sonra verilecek hükmün hiçbir anlamının olmayacağını, tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
TBK’nun 319. maddesine göre “Kiracı, bakım, satış ya da sonraki kiralama için zorunlu olduğu ölçüde, kiraya verenin ve onun belirlediği üçüncü kişinin kiralananı gezip görmesine izin vermekle yükümlüdür. Kiraya veren, çalışmaları ve kiralananın gezilip görüleceğini uygun bir süre önce kiracıya bildirmek ve bunların yapıldığı sırada kiracının yararlarını göz önünde tutmak zorundadır.”
6100 sayılı HMK’nun “ihtiyati tedbirin şartları” başlıklı 389. maddesi “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” hükmünü içermektedir. Aynı Kanunun 390/3. maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Talebe konu somut olayda dava; TBK’nun 319. maddesine dayalı kiralananın alıcılara gösterilmesine izin istemine ilişkin olup, davacı tarafından yargılama sonuçlanıncaya kadar tedbiren görüş günü belirlenmesi talep edilmiştir. Davalının davacıya ait taşınmazlarda 15.02.2019 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu anlaşılmaktadır. TBK’nun 319. maddesi gereğince; kiracı, bakım, satış ya da sonraki kiralama için zorunlu olduğu ölçüde, kiraya verenin ve onun belirlediği üçüncü kişinin kiralananı gezip görmesine izin vermekle yükümlüdür. Ancak bu yapılırken kiracıya en uygun zaman seçilmeli, bu bağlamda kiracının çıkarları hakkaniyete uygun olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Bu itibarla kiracıya yüklenecek bu yükümlülüğün tarafların yararları ve hakkaniyete uygun olarak saptanması zorunludur. Mahkemece, sahip olunan hakların iki tarafın da menfaatleri korunarak hukuka ve hakkaniyete uygun bir biçimde karar verilmesi gerekir. Bu bağlamda; davalının özel hayatının gizliliği, kiralananın niteliği, bulunduğu mevkii, taşınmazların satılabilme süresine etkili sosyal, ekonomik koşullar, diğer özel ve genel faktörler ile tarafların çıkarları değerlendirilerek hakkaniyete uygun denge kurulmak suretiyle satışın yapılabileceği muhtemel, makul ve münasip bir süre ile, ayrıca bu süre içinde de hangi gün ve saatlerde kiralananın gösterilmesine izin verilmesinin uygun olacağı tesbit edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, yargılama sürelerinin uzunluğu, ilk duruşma tarihi, mülkiyet hakkının kapsamı, gecikme sebebiyle muhtemel alıcıların kaçırılması ve ciddi bir zararın doğma ihtimali gibi nedenlerle, tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin ara kararına ilişkin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜNE, Ankara 14. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 08/05/2023 tarih ve 2023/2371 Esas sayılı Ara Kararının KALDIRILMASINA,
Davacının ihtiyati tedbir talebinin KABULÜNE,
Kiralananların her hafta Çarşamba ve Cuma günü 13.00-15.00 saatleri arasında, 6 ay süre ile satın almak isteyen kişilere davalı tarafından gösterilmesine izin verilmesine, tedbir kararlarının niteliği gereği, tarafların anlaşması veya tarafların talepleri doğrultusunda tedbir kararında belirlenen gün ve sürelerin mahkemece her zaman değiştirilebileceğine;
Peşin yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatıran davacıya iadesine,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
HMK’nun 27. maddesi gereğince tarafların hukuki dinlenilme hakkı nedeniyle ve 04/08/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı Yasanın 27. maddesi ile HMK’nun 302. maddesine eklenen 5.fıkrası uyarınca hükmün ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 18.07.2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
T.C. Bölge Adliye Mahkemesi
Ankara 37. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/2004
Karar No: 2023/74
Karar Tarihi: 14.09.2023
Davacı vekili; müvekkilinin maliki olduğu “…. Cad., ….. Apt., ….. Çukurambar/Ankara” adresindeki taşınmazını satmak istediğini, ancak davalı kiracının emlakçı vasıtasıyla müvekkili tarafından getirilen müşterileri eve almadığını, gelen müşterilere de evi kötülediğini belirterek, TBK’nun 319. Maddesi uyarınca kiralananının 27/05/2023 tarihinden itibaren 4 ay boyunca her Çarşamba 17.00-20.00 ile her Cumartesi 17.00-20.00 saatleri arasında gelen müşterilere gösterilmesine izin verilmesini ve dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; kendisinin polis memuru eşinin mühendis olması nedeni ile hafta içi mesai saatleri içerisinde kiralananının gösterilmesinin mümkün olmadığını, bunun haricinde muhtemel alıcılara kiralananın gösterilmesi hususunda davacıya problem çıkarılmadığını belirterek davanın reddi ile dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbire hükmedilemeyeceğinden tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, mahkemenin 06/06/2023 tarihli ara kararı ile uyuşmazlığın esasını çözecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceğinden bahisle tedbir taleplerini reddettiklerini, mahkemenin bu kararının hukuka aykırı olduğunu, belirterek Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2023/1914 E. ve 06/06/2023 tarihli ara kararının kaldırılarak “….. Cad. …. Apt. …. Çukurambar/Ankara” adresindeki taşınmazın her Çarşamba 17.00-20.00 ile her Cumartesi 17.00-20.00 saatleri arasında gösterilmesine izin verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
TBK’nun 319. maddesine göre “Kiracı, bakım, satış ya da sonraki kiralama için zorunlu olduğu ölçüde, kiraya verenin ve onun belirlediği üçüncü kişinin kiralananı gezip görmesine izin vermekle yükümlüdür. Kiraya veren, çalışmaları ve kiralananın gezilip görüleceğini uygun bir süre önce kiracıya bildirmek ve bunların yapıldığı sırada kiracının yararlarını göz önünde tutmak zorundadır.”
6100 sayılı HMK’nun “ihtiyati tedbirin şartları” başlıklı 389. maddesi “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” hükmünü içermektedir. Aynı Kanunun 390/3. maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Talebe konu somut olayda dava; TBK’nun 319. maddesine dayalı kiralananın alıcılara gösterilmesine izin istemine ilişkin olup, davacı tarafından yargılama sonuçlanıncaya kadar tedbiren görüş günü belirlenmesi talep edilmiştir. Davalının davacıya ait taşınmaz da 15/06/2014 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu anlaşılmaktadır. TBK’nun 319. maddesi gereğince; kiracı, bakım, satış ya da sonraki kiralama için zorunlu olduğu ölçüde, kiraya verenin ve onun belirlediği üçüncü kişinin kiralananı gezip görmesine izin vermekle yükümlüdür. Ancak bu yapılırken kiracıya en uygun zaman seçilmeli, bu bağlamda kiracının çıkarları hakkaniyete uygun olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Bu itibarla kiracıya yüklenecek bu yükümlülüğün tarafların yararları ve hakkaniyete uygun olarak saptanması zorunludur. Mahkemece, sahip olunan hakların iki tarafın da menfaatleri korunarak hukuka ve hakkaniyete uygun bir biçimde karar verilmesi gerekir. Bu bağlamda; davalının özel hayatının gizliliği, kiralananın niteliği, bulunduğu mevkii, taşınmazların satılabilme süresine etkili sosyal, ekonomik koşullar, diğer özel ve genel faktörler ile tarafların çıkarları değerlendirilerek hakkaniyete uygun denge kurulmak suretiyle satışın yapılabileceği muhtemel, makul ve münasip bir süre ile, ayrıca bu süre içinde de hangi gün ve saatlerde kiralananın gösterilmesine izin verilmesinin uygun olacağı tesbit edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, yargılama sürelerinin uzunluğu, ilk duruşma tarihi, mülkiyet hakkının kapsamı, gecikme sebebiyle muhtemel alıcıların kaçırılması ve ciddi bir zararın doğma ihtimali gibi nedenlerle, tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin ara kararına ilişkin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜNE, Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 06/06/2023 tarih ve 2023/1914 Esas sayılı Ara Kararının KALDIRILMASINA,
Davacının ihtiyati tedbir talebinin KABULÜNE,
Kiralananların her hafta Cumartesi günü 12.00-14.00 saatleri arasında, 6 ay süre ile satın almak isteyen kişilere davalı tarafından gösterilmesine izin verilmesine, tedbir kararlarının niteliği gereği, tarafların anlaşması veya tarafların talepleri doğrultusunda tedbir kararında belirlenen gün ve sürelerin mahkemece her zaman değiştirilebileceğine;
Peşin yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatıran davacıya iadesine,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
HMK’nun 27. maddesi gereğince tarafların hukuki dinlenilme hakkı nedeniyle ve 04/08/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı Yasanın 27. maddesi ile HMK’nun 302. maddesine eklenen 5.fıkrası uyarınca hükmün ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 14/09/2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.