Sakarya Avukat & Sakarya Barosu Avukatları
Haksız Fiile Dayalı Kısmi Davalarda Zamanaşımı Başlangıç Süresi
Ekim 16, 2023
Sakarya Avukat & Sakarya Barosu Avukatları
Kötüniyet İddiası Davanın Her Aşamasında İleri Sürülebilir
Ekim 16, 2023

Yargı Kararları

Emsal Yargı Kararları

Muhdesatın Aidiyeti Davasında Hukuki Yarar Dava Sonuna Kadar Geçerli Olmalıdır

T.C. YARGITAY 

8. Hukuk Dairesi 

Esas: 2016/19796 

Karar: 2020/4720 

Karar Tarihi: 09.07.2020

Davacı vekili, dava konusu 321 ve 322 parsel sayılı taşınmazlarda tarafların paydaş olduğunu belirterek dava konusu muhdesatın müvekkilince meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir .

Davalılar, davanın reddini savunmuştur .

Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 321 ve 322 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan ahşap evin mülkiyetinin davacı …’e ait olduğunun tespitine , bu hususun taşınmazların beyanlar hanesine işlenmesine karar verilmiş; karar, davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; muhdesatın tespiti  istemine ilişkindir . 

Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718 ) 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir  arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde  dikilen ağaçları anlamak gerekir . Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 maddeler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. 

Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini  kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h, 115) .

Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir .

Somut olayda, davaya konu taşınmaz hakkında açılmış bulunan Hendek Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/207-550 numaralı ortaklığın giderilmesi davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup ilgili mahkeme hükmü 01.12.2015 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiş bulunduğu, derdest izaleyi şuyu davası bulunmadığı için davacının tespit davası açmasında güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemez. Mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine (HMK mad. 115) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası incelenerek kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir. 

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle  davalıların  temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan  hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca bozulmasına, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,   09.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.