T.C. YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas: 2016/27257
Karar: 2020/2249
Karar Tarihi: 17.02.2020
Davacılar, davalı … Başkanlığı tarafından, konut projesi kapsamında inşa edilen …-2 sitesinde mülkiyet sahibi olduğunu, bloğunun en üst katında bulunan davacılara ait konutların tavan ve duvarlarından su sızmaları, küflenme, boya ve alçı dökülmelerinin mevcut olduğunu belirterek; yapım hatalarının giderilerek projesine uygun hale getirilmesini veya yapım maliyet bedeli olarak şimdilik 25.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş olup bilahare vermiş oldukları 26/01/2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 41.000,00 TL’ye arttırdıklarını beyan etmişlerdir.
Davalı …, 10 yıl geçtiğini belirterek davanın zamanaşımına uğradığını ve davanın reddinin gerektiğini savunmuşlardır
Mahkemece, davanin kısmen kabulüne, dava konusu konutların gizli ayıplı açık teras olan çatı zemininin davalı … tarafından ücretsiz olarak İnşaat Mühendisliği kurallarına göre uygun şekilde onarılmasına, Onarım işlemi yerine getirilmediği takdirde 37.500,00 TL bedelin davalı belediyeden yasal faizi ile birlikte alınıp davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile “Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesince hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulüne karar verildiği ifade edilmiş ardından öncelikle davalı tarafından onarılmasına onarım işlemi yerine getirilmediği taktirde ise onarım bedelinin davacılara ödenmesi yönünde karar verilmiştir. Hukuk Usulü Yasası 111/1. maddesi ile terditli dava açılması yönünde bir düzenleme yapılmış ise de, aynı hüküm 2. fıkrası ve yukarıda yazılı 297/2. maddeleri ile yasa koyucu tarafından terditli bir şekilde hüküm kurulmasına cevaz verilmemiştir. Karar bu hali ile infaz kabiliyeti taşımamaktadır. Mahkemece, bu şekilde terditli şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bununla birlikte; davacıların talebi terditli dava mahiyetindedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesinde alıcıya tanınan haklar yenilik doğurucu yani tüketilen haklardan olup alıcı bunlardan ancak, birini kullanabilecek, başka bir anlatımla terditli olarak talepte bulunamayacaktır. Mahkemece, Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesi ve HMK’nın 31. maddesi gereğince, yukarıda açıklandığı üzere davacının talebini neye hasrettiği açıklattırılıp, seçimlik hakkını ne şekilde kullandığı sorularak, hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Eldeki davada birden fazla davacı olup, herbir davacı arasında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur. İhtiyari dava arkadaşlığının söz konusu olduğu durumlarda alacak tek bir dava ile istense de aslında herbir ihtiyari dava arkadaşı kadar dava söz konusudur. Bu nedenle, herbir davacı yönünden ayrı ayrı hüküm kurulup, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ayrı ayrı hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
Yukarıda (1 ve 2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın bozulmasına, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 631,86 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.