Sakarya Avukat & Sakarya Barosu Avukatları
Rapor Süresi İçinde Yapılan Fesih Hukuki Sonuç Doğurmaz
Ekim 16, 2023
Sakarya Avukat & Sakarya Barosu Avukatları
Kasta Dayanmayan Tam Kusur Durumunda Sigortacının Rücu Hakkı Yoktur
Ekim 16, 2023

Yargı Kararları

Emsal Yargı Kararları

Mirasçı Olmayan Kişilere Karşı Pay Oranında Açılabilecek Davalar

T.C. YARGITAY 

1. Hukuk Dairesi 

Esas: 2020/1342 

Karar: 2021/2483 

Karar Tarihi: 21.04.2021 

Dava, tapu iptal-tescil ve tazminat istemine ilişkindir.

Davacı, mirasbırakan …’nın maliki olduğu 1100 ada 21, 100, 101,102 ve 103 parsel sayılı taşınmazlarının Adıyaman 3. Noterliği 22.12.2005 tarih 4648 sayılı vekaletnamesi ile vekil davalı … tarafından devredildiğini, bilahare danışıklı temliklere konu edildiğini, söz konusu vekaletnamede mirasbırakanın adının yanlış yazıldığını, fotoğrafının üzerinde mühür veya imza bulunmadığını, mirasbırakanın okuma yazma bilmediğini, vekaletnamede parmak izi olmadığını, doktor raporu alınmadığını, başka sahte vekaletnamelerde olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinde de sahte imzalar bulunduğunu, mirasbırakanın kimseye vekalet vermediğini, taşınmazda kendisi veya mirasbırakan adına bağımsız bölüm bulunmadığını, maddi kayba da uğradığını ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında  adına tescile ve maddi zarar karşılığı şimdilik 12.000.-TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı …, savunma getirmemiş, diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır.                      

İlk Derece Mahkemesince, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince de davacının istinaf başvurusunun kabulü ile karar kaldırılarak tereke elbirliği mülkiyetine tabi olup pay oranında açılan iptal-tescil isteği dinlenmeyeceği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’nın 02.10.2008 tarihinde ölümü ile geriye eşi Feriye ile Dursune’den olma çocukları davacı …, davalılar …ve … dava dışı… ve…’ün mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 1100 ada 21 parsel sayılı 401m2 miktarlı kargir ev, 1100 ada 100 parsel sayılı 1.186,73m2 miktarlı susuz tarla, 1100 ada 101 parsel sayılı 338,81m2 miktarlı susuz tarla, 1100 ada 102 parsel sayılı 1.492,55m2 miktarlı susuz tarla ve 1100 ada 103 parsel sayılı 3.577,70m2 miktarlı park nitelikli taşınmazların mirasbırakan adına kayıtlı iken Adıyaman 3. Noterliği 22.12.2005 tarih 4648 sayılı vekaletnamesi ile vekil davalı … tarafından 28.12.2005 tarihili satış akdi ile davalı …’e devredildiği, onun da 20.03.2006 tarihli akitle davalı … ..ya temlik ettiği, dava konusu taşınmazların davalı …’ye ait 1100 ada 51 parsel sayılı taşınmazla 06.10.2006 tarihinde tevhidi ile 1100 ada 160 parsel sayılı 6.267,92m2 miktarlı arsa nitelikli taşınmazın oluştuğu, davalı … adına 700783/781527 pay ve davalı … adına 55338/78157 payın tescil edildiği, kalan payların Maliye Hazinesi ve Adıyaman Belediyesi adına kayıtlı iken davalılar Mehmet ve Müslüm tarafından müteakip zamanlarda satın alındığı, davalı …’in adına kayıtlı tüm payı 04.02.2008 ve 18.09.2008 tarihlerinde davalı …’e devrettiği, tamamı davalı … adına kayıtlı taşınmazda 23.09.2008 tarihinde kat irtifakına geçildiği, 27.12.2010 tarihinde kat irtifakı terkin edilerek davalı … adına 3/14 pay tescil edildiği, kalan payların dava dışı 3. kişiler adına olduğu, 05.01.2011 tarihinde kat irtifakı nedeniyle sayfanın kapandığı, 31 adet bağımsız bölümün davalı … adına tescil edildiği, onun da D blok 1, 7 ve 9 nolu bağımsız bölümleri 17.08.2011 tarihinde davalı …’ya, aynı yer 4 nolu bağımsız bölümü davalı …’e 14.11.2013 tarihinde satış suretiyle devrettiği, diğer bağımsız bölümlerin dava dışı 3. kişilere dava tarihinden önce devredildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119/g maddesine göre davacı, dava dilekçesinde dayandığı hukuki sebepleri belirtmelidir. Yine 1086 sayılı HUMK’un 74. ve 76. maddeleri hükümlerine paralel düzenlemeler getiren 6100 sayılı HMK’nın 26. ve 33. maddelerine göre; olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki nitelendirme ile ilgili olarak uygulanacak kanun hükümlerini belirlemek hâkime aittir.

Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesi ile “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir” şeklinde düzenleme getirilmiştir.

Diğer taraftan; terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davalar dışında ehliyetsizlik, yolsuz tescil, vekâlet görevinin kötüye kullanılması vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların  muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin  atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (T.M.K. 640 md.) tartışmasızdır.

Ne var ki,  mirasçılar arasında paylı mülkiyet hükümleri geçerli olduğundan, bir mirasçının diğer bir mirasçı aleyhine açtığı davalarda bu kuralın uygulama yeri bulunmadığı kuşkusuzdur.  

Somut olayda, ön inceleme aşamasında davanın tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirildiği, ilk derece mahkemesince gerekçeli kararda inançlı işlem, muvazaa ve sahtecilik iddialarının değerlendirildiği, Bölge Adliye Mahkemesince davanın sahtecilik iddiasına dayalı tapu iptal-tescil ve maddi zararın tazmini olarak nitelendirerek inceleme yapıldığı, davacının temyiz dilekçesinde ehliyetsizlik iddiasının araştırılmadığını belirttiği anlaşılmakla, davacı tarafından dava dilekçesinde, çekişme konusu taşınmazların tapu kaydının miras payı oranında  iptali ile adına tescili ve maddi zararın tazmini isteği dışında hangi hukuki sebebe dayanıldığının açıkça anlaşılmadığı, ayrıca davalı mirasçılar Abdurrahman ve …dışındaki diğer davalılar adına tapu kaydı bulunmadığı da açıktır.

Hal böyle olunca, öncelikle yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca davacıya dayandığı hukuki sebebin açıklattırılması, davada dayanılan hukuki neden veya nedenlere göre iddiaların önem sırasıyla incelenmesi, mirasçılar arasında açılan pay oranında iptal-tescil istekli davanın dinlenme olanağı bulunduğu da gözetilerek, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 

Davacının yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına, HMK’nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine,  alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/04/2021  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.