T.C. YARGITAY
5. Hukuk Dairesi
Esas: 2020/7982
Karar: 2021/939
Karar Tarihi: 03.02.2021
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak davanın kısmen kabulü ile 10.000,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile payları oranında davacılara verilmesine, ıslah ile arttırılan miktar yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 66 ada 46 parsel sayılı, 282 m2 yüzölçümlü, arsa vasıflı taşınmazın … adına 12.11.1966 tarihinde taksim nedenine dayalı olarak tescil edildiği, Hazine tarafından açılan dava sonucunda … 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/45 esas, 2004/550 karar sayılı ilamı ile taşınmazın 141 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeni ile tapusunun iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verildiği, kararın 18/01/2005 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın …mirasçıları tarafından 11/09/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, tapu kayıtları mahkeme kararı ile iptal edilen davacılar lehine tazminata hükmolunması ve arttırılan dava değeri için harç yatırılmadığından davalı Hazine lehine bu kısım için vekalet ücretine hükmolunmaması yöntem olarak doğrudur.
Bu nedenle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TMK’nun 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından HMK’nun 107/1. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olup belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK’nun 107/2. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK’nun 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, bu artırım nedeniyle zamanaşımının gerçekleştiğinden de söz edilemez.
Davacılar vekilince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak ve davanın belirsiz alacak davası olduğu dava dilekçesinde açıkça belirtilerek 10.000,00 TL üzerinden dava açılmıştır.
Mahkemece, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 23.11.2017 gün ve 2016/1519 esas, 2017/9874 karar sayılı bozma kararına uyularak ıslah edilen kısım için davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş ise de bozma kararı maddi hataya dayalıdır.
Bu nedenlerle ve maddi hataya dayalı bozma kararı taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağından, mahkemece arttırılan kısım için harç tamamlanmadığı takdirde taleple bağlı kalınarak dava dilekçesinde belirtilen harç tamamlandığı takdirde ise arttırılan değer üzerinden hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına, davacı peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 03/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.