Sakarya Avukat & Sakarya Barosu Avukatları
Vekil Hesap Vermeden Vekalet İlişkisinden Kaynaklı Zamanaşımı İşlemez
Ekim 16, 2023
Sakarya Avukat & Sakarya Barosu Avukatları
Fesih Bildiriminde Sebep Belirtilmemesi Feshin Geçersizliğini Gösterir
Ekim 16, 2023

Yargı Kararları

Emsal Yargı Kararları

Davacının Taşınmazdaki Küçük Bir Bölümü Kullanılması Durumu/El Atmanın Önlenmesi

T.C. YARGITAY 

8. Hukuk Dairesi 

Esas: 2018/5738 

Karar: 2020/7121 

Karar Tarihi: 12.11.2020

Davacılar vekili, dava dilekçesinde belirtilen dava konusu taşınmazlarda vekil edenlerinin de hissesi olduğunu, davalıların taşınmazları kullandığını belirterek, müdahalenin önlenmesini, geriye dönük 5 yıllık 500,00 TL ecrimisilin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, 07.10.2015 tarihli dilekçesiyle ecrimisil yönünden talep miktarını toplam 27.130,00 TL’ye yükseltmiştir.

Davalılar M. ve A. davanın reddini savunmuş, diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamış, davalı … ön inceleme duruşmasında davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.

1. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelemesinde;

Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davalıların temyiz itirazlarının incelemesine gelince;

Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve iş yeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.

4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237, Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, “ahde vefa” kuralının yanında TMK’nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.

O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK’nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.

Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, somut olayda, davalıların dava konusu taşınmazların fiilen paylaşıldığını ve davacıların da kullandıkları yerler olduğunu savunduğu, davacıların savunmaya itiraz etmediği, Mahkemece dava konusu taşınmazların mirasçılar arasında fiilen taksim edildiğinin de kabul edildiği anlaşılmaktadır. O halde, davacılar tarafından paylarına karşılık çekişmesiz olarak kullandıkları az da olsa yerler olduğuna göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerektiğinden, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.

Sonuç: Davalıların temyiz itirazları yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca bozulmasına, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, HUMK’un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine ve 54,40 TL onama harcının da peşin harçtan mahsubu ile artan 545,40 TL’nin istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 12.11.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.