T.C. Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6229
Karar No: 2017/14491
Karar Tarihi: 24.10.2017
Davacılar; malik oldukları dava konusu taşınmazın babaları … tarafından, kendilerine vekaleten, 01.02.2000 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile davalıya kiraya verildiğini, TBK’nun 347/2 maddesine göre 10 yıllık uzama süresinin dolduğunu, davalıya çekilen ihtar ile sözleşmenin feshedildiğini bildirdiklerini, davalının ise taşınmazı boşaltmadığını belirterek kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, kiracısı olduğu işyerini … isimli kişiden kiraladığını, yasa gereği kiralayanın mal sahibi olmasının gerekmediğini, TBK’nun 347. maddesi gereği kiracıların tahliye edilebilmesi hukuki sebebinden davacı maliklerin faydalanamayacağını bu hakkın sadece kiraya verene tanındığını ayrıca usulüne uygun ihtar yapılmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; TBK’nun 347. maddesi gereğince dava açma hakkının sadece kiraya verene ait bir hak olduğu ve malikin tahliye talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalının temyizi yönünden;
Mahkeme hükmü davalı’ya 07.05.2016 tarihinde, davacıların temyiz dilekçesi ise 17.05.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen sekiz günlük yasal süre geçirildikten sonra 17.02.2017 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Bu nedenle davalı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacıların temyizi yönünden yapılan inceleme;
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 347. maddesi hükmüne göre konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminde en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde kiracı her zaman kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.
Somut olayda; davacılar taşınmazın maliki olduklarını ve babaları …’un taşınmazı kendilerine vekaleten kiraya verdiğini ileri sürmüş ise de; kira sözleşmesinde Sıtkı Anadolu’un kendi adına sözleşmeyi imzaladığının kabulünde bir usulsüzlük yoktur. Ancak her ne kadar TBK’nun 347/2 maddesinde 10 yıllık uzama süresinin dolması nedeniyle açılacak tahliye davalarının kiraya veren tarafından açılacağı belirtilmiş ise de; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın, 35. maddesi: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.” ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Mülkiyet Hakkının İçeriği başlıklı 683. maddesi: “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.” Açık düzenlemeleri karşısında ve kanunda malikin bu davayı açamayacağına ilişkin açık bir kuralında getirilmediğinden, malikin bu davayı açamayacağına ilişkin yorum, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın, 35. Maddesine aykırıdır. Bu nedenle kiraya veren durumunda olmayan malikin de bu davaları açabileceği kabul edilmelidir. Benzer şekilde gereksinim,yeniden inşa ve imar nedeniyle tahliye davalarının kiraya veren tarafından açılacağı TBK’nun 350 maddesinde belirtilmiş olmasına rağmen, malikin de bu davaları açabileceği içtihaden kabul edilmiştir. Bu durumda, mahkemece, kiraya veren durumunda olmayan malikinde dava açma hakkı olduğu kabul edilip, TBK’nun 347. maddesinin şartları üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacılar lehine BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.