T.C. YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas: 2006/12639
Karar: 2007/1197
Karar Tarihi: 13.02.2007
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan itirazın iptali-tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, icra takibine yapılan itirazın iptali ve tahliye taahhüdü nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, dava dilekçesinde, davalı kiracı hakkında tahliye taahhüdüne dayanılarak yapılan icra takibine karşı davalının icra takibine ve kira sözleşmesine karşı çıkarak itiraz ettiğini, davalının 10.12.2004 tarihli sözleşme ile kiralananda kiracı iken mal sahibi Mehmet’in vefatından sonra 5/8 pay sahibi eşi ve çocukları ile 10.07.2005 tarihinde kira sözleşmesini yenilediğini, gerek sözleşme, gerek taahhüt altındaki imzaların davalıya ait olduğunu, itirazın kötü niyetle ve zaman kazanmaya yönelik yapıldığını belirterek, itirazın iptalini, takibin devamını ve davalının kiralanandan tahliyesini talep etmiştir. Davalı, tahliye taahhüdü altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığını bilmediğini, dava konusu kiralananın Mehmet’e ait iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini ve elbirliği mülkiyetine konu olduğunu, bu durumda davayı tüm mirasçıların birlikte açması gerektiğini, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini savunmuştur.
Taahhüt nedenine dayalı tahliye davasının mutlaka kiralayan tarafından açılması gerekir. Kiralayan durumunda olmayan malikin dava hakkı yoktur. Ancak yeni malik önceki malikin ve kiralayanın halefi olarak eski malik zamanında verilmiş taahhüde dayanarak dava açabilir.
Taahhüt nedeniyle açılacak tahliye davasının taahhüt edilen tarihi izleyen bir ay içinde açılması veya bu süre içinde taahhüde dayalı olarak icra takibi yapılmış olması gerekir. Daha önce kiracıya bildirilen tahliye iradesinin süre koruyucu niteliği yoktur. Ancak yapılan icra takibi süreyi koruyacağından bir ay geçtikten sonra da dava açılabilir.
Olayımıza gelince; icra takibinde ve davada dayanılan ve hükme esas alınan 10.12.2004 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesini kiralayan sıfatı ile Mehmet mirasçıları Zeynep vs imzalamış, sözleşme 10.07.2005 tarihinde düzenlenmiştir. Sözleşme içeriğine göre aylık 250 YTL kira parasının 156 YTL’si 5/8 pay sahibi kendi adına asaleten üç çocuğuna velayeten bono karşılığı Zeynep’e, 31.25’er YTL’si Hakkı, Fatma ve Ayla’nın banka hesabına ödenecektir. Sözleşmenin özel şartlar bolümü 10. maddesinde de işbu sözleşmenin Mehmet mirasçılarının tereke paylaşımından sonra tekrar yenileneceği kararlaştırılmıştır. Dosyaya sunulan mirasçılık belgesinden taşınmazın maliki Mehmet’in 27.02.2005 tarihinde vefatı ile geride mirasçı olarak eşi davacı Zeynep’i, ergin olmayan davacı çocuklarını ve kira sözleşmesinde kira parası verileceği kararlaştırılan dava dışı çocuklarını bıraktığı görülmektedir. Davalı ise 10.07.2005 tarihinde verdiği adi yazılı tahliye taahhütnamesi ile bir süredir kiracısı olduğu taşınmazı 10.12.2005 tarihinde tahliye etmeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Kira sözleşmesinde belirtilen kiralayan sıfatı, kira parasının kimlere ne şekilde ödeneceğine ilişkin düzenleme, tahliye taahhütnamesinin Mehmet mirasçılarına verilmesi ve sözleşmenin özel 10. maddesi karşısında kiralananın Mehmet mirasçılarının tamamı tarafından kiraya verildiği anlaşılmaktadır. Kira sözleşmesine göre kiraya veren Mehmet mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, icra takibinin tüm kiralayanlar tarafından yapılması, yine tahliye davasının da tüm kiralayanlar tarafından açılması gerekir. Olayımızda ise tahliye taahhüdüne dayanılarak icra takibi sadece davacı Zeynep tarafından kendi adına asaleten ve ergin olmayan davacı çocukları Havva, Ayhan ve Cennet adına yapılmış, itirazın iptali ve kiralananın tahliyesine yönelik dava da sadece icra takibi yapan kiralayanlarca açılmıştır. Zorunlu dava arkadaşlığı gereği sadece bir kısım kiralayanlarca yapılan icra takibinin yasanın öngördüğü bir aylık süreyi kesici ve sözleşmenin yenilenmesini önleyici niteliği bulunmadığından ve takip talepnamesindeki bu eksikliğin sonradan giderilmesi de mümkün olmadığından mahkemece tüm kiralayanlarca yapılmayan icra takibine dayanılarak açılan davanın bu hukuki durum dikkate alınarak reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde tahliyeye hükmedilmesi hatalı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK’nın 428. maddesi uyarınca hükmün bozulmasına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.02.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.