T.C. Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2949
Karar No: 2020/5735
Karar Tarihi: 19.10.2020
Davacı; … 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/800 esas, 2012/1285 karar sayılı vasiyetnamenin açılması kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davaya karşı süresinde cevap vermemişlerdir.
Mahkemece; davanın kabulüne, muris …’ın … 2.Noterliğinden düzenlenen 21/09/2004 tarihli 11179 yevmiye nolu vasiyetnamesinin tenfizine, tenfizin vasiyetname ve yargılama sırasında tarafların alınan beyanları doğrultusunda … Merkez, … Mahallesi, 702 parselde kayıtlı taşınmazın 4 nolu dairesinin davacı … adına, 5 nolu dairenin davalı … adına, 1-2 ve 3 nolu dükkanların muris vasiyette bulunan …’ın mirasçıları adına hisseleri oranında tesciline, … İli, … İlçesi, Akıncılar Mah.,Bahçe Sok.37 parseldeki 2 nolu dairenin davalı … adına, vasiyetname gereği … Merkez, … Mahallesi, 702 parselde kayıtlı taşınmazdaki 3 nolu 15 m² büyüklüğündeki dükkanın kirasının davalı Türkiye Diyanet Vakfına davalı … tarafından ve sonrasında da murisin diğer kızları tarafından ödenmesine şeklinde vasiyetnamenin tenfizine, (Gerektiğinde cins tashihlerinin ilgili Tapu Müdürlüklerince yerine getirilerek) karar verilmiş, hükmün davacı ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerinde Dairemiz 07/06/2018 Tarih ve 2016/19072 Esas, 2018/6570 Karar sayılı ilamı ile “…1) Mahkemece, hükmün gerekçesinde; sehven vasiyette bulunulan ve muris …’dan önce 2008 yılında ölen murisin kızı …’ın mirasçıları kardeşleri olacağından, 3 kız kardeş için birer mesken seçme hakkı tanınmasının hatalı olduğu, 3 mesken için Leyla, Sabiha ile ölen …’nin oğlu …’ın hak sahibi olduğu gibi ölen Yüksel’den dolayı tüm diğer kardeşlerin hak sahibi olacakları ve … ile …’ın bu evlerde 1/10’ar hisse sahibi oldukları atlanılarak 3 evin Leyla, Sabiha ve ölen …’nin oğlu davacı …’a paylaştırılması buna ilişkin tenfiz kararı verilmesi hatalı olduğu belirtilmiştir.
Bu haliyle gerekçe ile hüküm arasında sonuca etkili çelişki olup, bu durum usul ve yasaya aykırıdır.
Şu durumda, mahkemece; gerekçe ile hüküm arasındaki çelişki giderilecek şekilde dosya içeriğine uygun yeniden bir karar verilmelidir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; gerekçe ile hüküm arasındaki çelişki giderilecek şekilde, yani tarafların beyanlarına göre davaya konu vasiyetnamenin tenfizinin infazı mümkün olmadığı, dolayısıyla … 2.Noterliğinin 21/09/2004 tarihli 11179 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vasiyetnamesinde tam olarak belirtildiği şekliyle vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, muris …’ın … 2.Noterliğinden düzenlenen 21/09/2004 tarihli 11179 yevmiye nolu vasiyetnamesinin tenfizine, vasiyetname gereği … Merkez, … Mahallesi, 702 parselde kayıtlı taşınmazdaki 3 nolu 15 m² büyüklüğündeki dükkanın kirasının davalı Türkiye Diyanet Vakfına davalı … ve diğer üç kızı tarafından ve onların ölümümünden sonra da murisin diğer varisleri tarafından ödenmesine şeklinde vasiyetnamenin tenfizine, (Gerektiğinde cins tashihlerinin ilgili Tapu Müdürlüklerince yerine getirilerek) … İli, … İlçesi, Akıncılar Mah.,Bahçe Sok.37 parseldeki 2 nolu dairenin, … Merkez, … Mahallesi, 702 parselde kayıtlı taşınmazın 4 nolu dairenin, 5 nolu dairenin …, …, … mirasçıları ve ve Şekure Sayar mirasçıları adına eşit oranda tesciline karar verilmiş, karar davacı vekili ve ölü davalı … mirasçıları vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Türk Medeni Kanununun 581/2 maddesi gereğince, “Vasiyet alacaklısı olabilmek için mirasbırakanın ölümü anında mirasa ehil olarak sağ olmak şarttır. Vasiyet alacaklısı mirasbırakandan önce ölmüş ise, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, vasiyeti yerine getirme yükümlülüğü, vasiyet yükümlüsünün yararına ortadan kalkar.”
Dava konusu vasiyetnamenin incelenmesinden; davacı ve diğer lehtarlar lehine muris tarafından muayyen mal vasiyetinde bulunulduğu, lehtarın muristen önce ölmesi durumunda, bırakılan malın akıbeti konusunda bir açıklamanın bulunmadığı görülmüştür.
TMK.’nın 581/2 maddesinde yer alan “tasarruftan aksi anlaşılmadıkça” ifadesi bu kapsamdadır. Vasiyetnamede, lehtarın muristen önce ölmesi durumunda, bırakılan malın başka kişiye gideceği ya da terekeye geri döneceği şeklinde bir açıklık bulunmaması durumunda bu payın yasal mirasçılara intikal edeceği açıktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; dosya içerisinde yer alan kayıt ve belgelerden anlaşılacağı üzere, davacının annesi olan vasiyet alacaklısı … Sayar, 21.05.2004 tarihinde vefat etmiş iken, muris … ise, vasiyet alacaklısı … Sayar’dan sonra 29.06.2012 tarihinde vefat etmiştir. Davacının annesi, mirasbırakanın ölümü anında sağ olmadığına göre vasiyeti yerine getirme yükümlülüğü, vasiyet yükümlüsünün yararına ortadan kalkmıştır.
Öyle ise mahkemece; davacının dava açma hakkı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- HMK’nın 26.maddesi (HUMK’nun 74. maddesi) hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Mahkemece, talep konusu olmaksızın ve bu konuda diğer lehtarlarca usulüne uygun açılmış bir dava bulunmaksızın, diğer lehtarlar lehine de hüküm tesisi HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına aykırı olup doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4-Bozma nedenine göre davalıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, dördüncü bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.